Çınar Atila, Makina Mühendisi
www.inovasyon.org, 18.11.2020
(70’li yılların ortalarında ortaokul lise talebesi iken aynı zamanda okul atletizm takımının orta mesafeli koşucularındandım. Şimdilerde yıkılmış olan Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda, futbol sahasını çevreleyen koşu pistinde antrenmana giderdik. Önümüzde Mehmet Yurdadön, Veli Ballı, Mehmet Terzi ve daha başka o yılların ünlü atletleri koşardı. Biz de peşlerinden koşup dururduk. Amaç asla onlara yetişmek değildi, bunu düşünemezdik bile. Amaç referansı kaybetmemekmiş, bunun için koşup dururmuşuz. Tıpkı Aykut Ağabey’nin ardından koştuğumuz gibi…)
80’li yılların sonu, 90’lı yılların hemen başlarındaydık. Mühendislik mesleğimizin henüz ilk emekleme adımlarını atıyorduk. Elimizde yalnızca üniversitede alınan dersler, sonrasında edinilen bir diploma, bekleyen yeni sorumluluklar, bir an önce çalışmaya başlama düşüncesi ve ilk çalışılan işlerde hayatla yüz yüze gelme deneyimlerimiz vardı. Mesleğin başlangıç yılları herhalde birçok mühendis için üç aşağı beş yukarı böyledir...